Hiperaktivite yaşla birlikte düzelir mi?

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu çocuk büyüdükçe düzelir mi? Bu sorun nedeniyle aşırı hareketli ve dikkat toplamakta zorlanan çocuklar büyüyünce ne olur? Okul çağında, ergenlik döneminde ve yetişkinlikte neler değişir? Hangi sorunlar yaşanır ve tedavi nasıl yardımcı olur?



Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Doç Dr. Ayten Erdoğan merak edilen soruların yanıtlarını verdi…



Okul öncesi dönem

2-4 yaş arasındaki çocukların çoğu aşırı hareketli, dikkatsiz ve dürtüsel davranışlar sergilerler ve Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğunun (DEHB) belirtileri olan bu davranışlar bu yaş grubu için normal olarak değerlendirilir. Bu nedenle bu yaşlarda yaşa uygun normal davranışlar ile DEHB’ndan kaynaklanan davranışların birbirinden ayırt edilmesi güç olabilir.



Okul çağı ve ergenlik dönemi

DEHB tanısı çoğunlukla 6 ile 12 yaşlar arasındaki çocuklara koyulur. Bunun nedeni çocuğun okula başlaması ile birlikte DEHB belirtilerinin daha dikkat çekici hale gelmesidir. Bu dönemde DEHB çocuğun hayatını birçok yönüyle bozabilir. Çoğunlukla öğrenme ve okul başarısı, değişime uyum sağlama, uyku ve başkaları ile birlikte yaşama alanlarında sorunlar ortaya çıkar.



DEHB belirtileri genellikle ergenliğin ilk yılları boyunca da aynen sürer. DEHB olan çocukların yaklaşık %60 ila %85’i ergenlik döneminde de semptomları sergilemeye devam eder. Bu çocuklar genellikle çevre tarafından akranlarına kıyasla yeterince olgun olmayan çocuklar olarak değerlendirilirler ve gerçekten de gelişim basamaklarına ulaşmada bu çocuklar çoğunlukla akranlarının gerisinde kalırlar.



Ancak ergenlik döneminde bazı belirtilerde de iyileşme olur veya bu belirtiler daha az belirgin hale gelir. Örneğin, ilkokul döneminde çok yıkıcı hiperaktif davranışlar sergileyen bir çocuk lise yıllarında sadece kıpır kıpır olma hali veya huzursuzluk gösterebilir.



DEHB olan gençlerin riskli davranışlarda bulunma ve kazalara uğrama olasılığı ne yazık ki daha yüksek olmaktadır.



Yetişkinlik dönemi

Yetişkinlik döneminde de devam eden DEHB belirtileri arasında odaklanma, organize olma ve işleri bitirmede zorluk çekme yer alır. Ancak yetişkinler çalışma ortamına çocukların sınıfa adapte olmasından daha kolay adapte olurlar.



Birçok yetişkin kendi çocuğuna DEHB tanısı konana kadar kendisinde de böyle bir sorunun var olduğunun farkında değildir. Bu yetişkinler çoğunlukla çocuklarına tanı koyulması üzerine kendi yaşadıkları semptomların da farkına varmaya başlarlar. DEHB olan yetişkinlerin bazıları yaşamlarını iyi idare eder ve sahip oldukları güçlü yönlere uygun (örneğin entelektüel merak ve yaratıcılık gibi) meslekler edinirler. Ancak pek çok yetişkin evde ve iş yaşamında çeşitli güçlüklerle karşılaşır.



DEHB olan yetişkinlerde bu bozukluğun olmadığı yetişkinlere kıyasla boşanma oranları daha yüksektir, sigaraya başlama olasılığı daha fazladır ve alkol veya madde kullanımıyla ilgili sorunlar daha sık görülür. Ayrıca yaşıtlarına kıyasla üniversiteye girme ve üniversite eğitimini tamamlama oranları da daha düşüktür.



İlaç tedavisi, danışmanlık ve davranış terapileri yetişkinlik döneminde de yardımcı olabilir.



DEHB olan bir çocuğa sahip olmanın aile üzerindeki etkileri

DEHB olan bir çocuğu yetiştirmek son derece zor olabilir. Bu çocukların ebeveynleri sürekli çocuğu izlemeli ve sorunlara uygun biçimde müdahale etmelidirler. Ailede boşanma, aile içi şiddet veya uyuşturucu ya da alkol gibi diğer sorunların da olması halinde DEHB olan bir çocukla baş etmek daha da güçleşir.



DEHB’na sıklıkla eşlik eden diğer sorunlar

DEHB’na genellikle disleksi, karşıt olma karşı gelme bozukluğu, davranım bozukluğu, anksiyete ve depresyon gibi sorunlardan bir ya da daha fazlası eşlik eder.



Tedavi DEHB belirtilerini kontrol altına alarak çocuğun normal bir şekilde büyümesi ve gelişmesine katkı sağlar. Ayrıca tedavi DEHB olan kişilerin yaşam boyunca yaşayacağı gerilim, hayal kırıklığı, cesaret kaybı ve başarısızlığı azaltmaya da yardımcı olur.
Bademcikle ilgili en önemli 10 soru

Özellikle çocuklarda çok sık görülen hastalıklardan biri bademciklerin şişmesidir. Kadıköy Şifa Hastanesi Kulak Burun Boğaz Uzmanı Op. Dr. Engin Aktaş bademcikle ilgili en önemli 10 soruyu yanıtladı.



1 - Bademcik vücutta ne işe yarar? Geniz etinin bademcikten farkı nedir?

Bademcikler (Tonsil) ve geniz eti (Adenoid) vücudun bağışıklık sisteminde rol alan, lenfosit üretmekle görevli lenfoid dokulardır.Bademcikler boğaz girişinde dil kökünün iki yanında, geniz eti ise nasofarenks denilen burun arkasındaki geniz bölgesinde yer alır. Bademcik ve geniz eti tarafından üretilen lenfositler ve antikorlar lokal bağışıklık sisteminde sadece yardımcı bir role sahiptirler, ana rolde ise mukozal immünglobülinler ve sistemik üretilen lenfositler rol oynar. Bademcikler bir kapsülle sarılıdır ve yutak kaslarına bu kapsülle bağlanırlar, geniz etinin ise bir kapsülü yoktur ve geniz bölgesinde dokuların üzerinde yer alır.



2 - Vücudun bademciğe ihtiyacı var mıdır?

Vücudumuzdaki her organ gibi bademciklerinde bazı görevleri vardı ancak söylediğim gibi bu olmazsa olmaz bir fonksiyon değildir. O yüzden halen dünya üzerinde özellikle çocuk yaşlarda uygulanan cerrahi müdahalelerin büyük bir kısmını bademcik ve geniz eti operasyonları oluşturur. Burada esas mesele o hasta için bademcikler veya geniz eti alınmasının sağlam, kanıta dayalı tıbbi nedenlere göre karar verilmesi zorunluluğudur.



3 - Bademcikler neden şişer?

Bademciklerin virüs veya bakterilerle enfekte olması sonucu boyutunun artması bademcik şişmesi olarak hissedilir. Boğaz ağrısı, ateş, yutma güçlüğü, halsizlik, ağızda kötü koku, boyun bezelerinde şişme, gibi şikayetlerde eklenebilir.



4 - Bademcik alınmalı mıdır? Bademcik hep geniz eti ile birlikte mi alınır?

Bademcik operasyonları gerekli durumlarda uygulanmalıdır. Bademciklerle geniz eti benzer lenfoid dokular olduğu için özellikle çocuk hastalarda çoğu zaman bademcik problemleri geniz eti problemleri ile birlikte olur ve operasyon gerektiğinde genellikle birlikte alınmaları gerekir.



Bu lenfoid dokuların ameliyatla alınması genellikle iki nedenle gerekebilir. İlki bademcik ve geniz etinin boyutlarının artarak havayolunu tıkamaları, ikincisi ise sık iltihaplanmalarıdır. Bademciklerin büyük olması; yutma, beslenme ve konuşma problemleri yaratabilir. Bademcik üzerinde biriken yiyecekler de ağız kokusu yaratabilir.



Adenoid dokusunun büyük olması her şeyden önce burun tıkanıklığına yol açar. Bu hastalarda ağzı açık uyuma ve horlamaya neden olur. Ayrıca geniz etinin büyük ve tıkayıcı olması yüz ve çene kemiklerinde gelişim bozukluğu yaratarak ‘adenoid face’ denilen görünüme, orta kulakta sıvı birikimi ve işitme kaybına, sinüzit, geniz akıntısına neden olarak farenjit ve öksürüğe neden olabilir.



Ayrıca sık tekrarlayan bademcik infeksiyonu kalpte, eklemlerde ve böbreklerde problem yaratabilir. Bu tip durumlarda bademcik ve geniz eti operasyonlarını planlamak gerekir.



5 - Bademcikler ne zaman alınmalıdır?

Bademcikler gerekli olduğu durumlarda her yaşta alınabilir. Genellikle gece uykuda solunum durma atakları (apne) oluşması dışında bademcik operasyonları için 2,5 yaş sonrası beklenmelidir. Geniz eti operasyonları ise daha ufak yaşlarda güvenle uygulanabilir. Bademcik operasyonlarında üst yaş limiti yoktur fakat erişkin hastalarda operasyon sonrası kanama, ağrı gibi komplikasyonlar daha sık görülür.



6 - Yaşa bağlı olarak bademcikler daha çok mu sorun yaratır?

Bademcik sorunları çocukluk çağından sonra genellikle azalır. Yaşla birlikte havayolu çapı artarak tıkayıcı durumlar daha az görülür, yaşla birlikte genel bağışıklık sisteminde de gelişmeler olduğundan bademcik enfeksiyonları yaşla birlikte azalabilir. Ancak erişkin bademcik enfeksiyonları çok daha ağır geçer, uzun iyileşme süresi iş kayıpları ve daha uzun sağlık sorunlarına neden olur.



7 - Kaç yaşına kadar bademcik alınmalıdır?

Bademcik operasyonları her yaşta uygulanabilir, genellikle 3-5 yaş grubunda daha sık uygulanmaktadır ancak bademcik operasyonları için gerekli şartlar ve zorunluluklar oluştuğunda, çocuk daha da büyüsün diye beklemek çoğu zaman faydadan çok zarar getirecektir.



8 - Bademcik ve geniz eti ameliyatı kararı nasıl alınır?

Bademcik ve geniz eti operasyonu için endikasyonlar (gereklilikler) şunlardır:

*
Sık enfeksiyon geçirilmesi (birbirini takip eden yıllarda, senede 3 veya daha enfeksiyon geçirilmesi)
*
Bademciklerin yutmayı ve solunumu zorlaştıracak kadar büyümesi
*
Bademciklerin tek taraflı büyümesi (kötü huylu hastalıkların belirtisi olabilir)
*
Bademcik üzerinde yiyecek birikerek kötü ağız kokusuna neden olması.
*
Geniz etinin solunumu bozacak kadar büyümesi
*
Geniz eti ve bademciklerin kulakta sıvı birikimine neden olarak işitme kaybı yaratması
*
Sık sinüzit atakları ve kronik öksürüğe neden olacak kronik geniz eti iltihapları

9 - Bademcik ameliyatlarının mevsimi var mıdır?

Bademcik operasyonları her mevsim yapılabilir ancak yaz aylarının çok sıcak günleri uygun değildir. Operasyon sonrası ağrı nedeniyle ufak çocukların sıvı alımı kısıtlanabilir ve komplikasyon oranı artabilir. Genellikle kış ve ilkbahar daha uygun aylardır.



10 - Bademcik ameliyatı risklimidir? Bademcik ameliyatlarında anestezi kullanımı hakkında bilgi verir misiniz?

Bademcik ve geniz eti operasyonları nispeten riski az müdahalelerdir fakat her cerrahi müdahalenin belli riskleri vardır. Özellikle çocuk yaş grubunda bu operasyonlar daha sık uygulandığı için hem cerrahi, hem anestezi oldukça titiz yapılmalıdır



Ameliyat sahası aynı zamanda havayolu sahası olduğu için anestezi için bu konuda tecrübeli ve özel ekipmanları olan birimler seçilmelidir. Anestezi biliminde son yıllarda gelişen yeni teknikler ve ilaçlar anestezi komplikasyonlarını oldukça azaltmıştır.



Operasyon sonrası ağrı özellikle erişkin hastalar için problem yaratabilir fakat çocuk hastalarda ağrı çoğu zaman basit ağrı kesicilerle ortadan kalkar. Operasyon sonrası gelişen kanamalarda önem arz eder. İlk gün genellikle fazla olmamak koşuluyla ağızdan kan gelmesi normaldir, fakat ilerleyen günlerde kanama devam eder veya şiddetlenirse vakit kaybetmeden operasyonu yapan hekimle temasa geçmek gerekir, çok nadiren kanama kontrolü için yeni bir operasyon gerekir.



Operasyon sonrası beslenme tarzı komplikasyonları azaltmada oldukça önemlidir. Kesici ve sert besinler asla alınmamalıdır, genellikle sıvı ve yarı sıvı ağırlıklı beslenmek gerekir. Sonuç olarak bademcik ve geniz eti operasyonları sık uygulanan, tecrübeli ekiplerle oldukça sorunsuz ve yüz güldürücü sonuçları olan operasyonlardır.
Hasta Çocuğunuza Antibiyotik Verirken Dikkat Edin

Havaların iyice soğuduğu bugünlerde pek çok kişi özellikle de çocuklar ani ısı değişikliklerinden çok çabuk etkilenebilmekte ve hasta olabilmektedir. Kapalı ortamlar da çocukların sağlığını olumsuz etkileyen bir diğer etken…



Memorial Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümünden Uz. Dr. Hülya Caner, “Çocukların özellikle kış aylarında enfeksiyon tehlikesinden korunması için yapılması gerekenler” hakkında bilgi verdi.



Bu dönemde çocukları bekleyen hastalıkların başında grip ve nezle geliyor

Ani hava değişiklikleri, çocukların gerek okul servis araçlarında, gerekse okulda kapalı ve kalabalık ortamlarda bulunması onların sağlığını olumsuz etkileyerek, bulaşıcı hastalıkların ortaya çıkmasını ve yayılmasını kolaylaştırmaktadır. Çocuklarımızı izole bir ortamda yetiştiremeyeceğimize göre sık görülen hastalıkları tanımak ve alabileceğimiz basit önlemleri bilmek faydalı olacaktır.



Grip Salgınına Karşı Grip Aşısı

Grip; ani başlayan ve çoğunlukla üşüme hissi, titreme ile birlikte ateş, baş ağrısı, halsizlik, yaygın kas ağrısı ve balgamsız öksürük gibi belirtilerle kendini gösterir. Daha sonra boğaz ağrısı, burunda tıkanıklık, akıntı ve öksürükle birlikte solunum sistemi bulguları ortaya çıkar. Grip salgını, en çok okul çağında görüldüğü için grip aşısı özellikle önerilmektedir. Tedavide kesinlikle antibiotikler kullanılmaz. Bol sıvı alınması istirahat burun tıkanıklığını azaltacak serum fizyolojik kullanılması önerilir.



Nezle, gripten daha hafif seyirlidir. Çoğu zaman koyu kıvamlı burun akıntısı vardır. Tedavi gripteki gibidir.



Özellikle okul çağındaki çocuklarda boğaz enfeksiyonu ve bademcik iltihabı kendini gösteriyor. Bazı hastalarda özellikle de tedavi edilmeyenlerde kulak iltihabı, sinüzit, bademciklerde apse oluşumu, boyun ve lenf bezlerinde iltihap gibi komplikasyonlara yol açabiliyor.



En önemli tehlike de tedavi edilmediği zaman akut eklem, kalp romatizması ve “akut glomerülonefrit” diye adlandırılan böbrek hastalığının daha sonra ortaya çıkma olasılığıdır. Tanıda klinik bulgular yanında mutlaka boğaz kültürü yapılması gerekir. Boğaz kültüründe A grubu streptekok veya farenjite neden olan diğer bakteriler saptanmazsa antibiyotik tedavisi gereksizdir. Hastalık saptanan çocuklar, hastalığı arkadaşlarına bulaştırmamaları için antibiyotik başlandıktan en az 24 saat sonrasına kadar okula gönderilmemelidir.



Kulak iltihabı; soğuk algınlığı, kulak ağrısı ve ateş gibi bulgularla ortaya çıkmaktadır. Kesin tanı için doktor kontrolü gereklidir.



Sinüzit; ateş, öksürük, baş ağrısı 10-14 gün süre ile düzelme göstermeyen burun akıntısı gibi belirtilerle kendini gösterir. Tedavide uzun süreli antibiyotik gereklidir.



İshalde; ateş, halsizlik günde üç defadan fazla sulu dışkılama, karın ağrısı, kusma gibi bulgular görülmektedir. Dışkı analizine göre antibiyotik tedavisi gerekebilir.



Antiobiyotik Kullanımında Doz ve Süreye Dikkat Edilmelidir

Çocuklarda görülen enfeksiyonların büyük çoğunluğu viral enfeksiyonlardır ve bu enfeksiyonlarda antibiyotik kullanımı gereksizdir. Oysa aileler çocuklarının her hastalığında antibiyotik başlıyorlar. Unutulmamalıdır ki; doğru endikasyonla yeterli doz ve sürede kullanılmayan antibiyotikler faydadan çok zarar vermektedir.



Yine çocukların aşı ile birçok enfeksiyon hastalığından korunabilmesi için her anne ve babanın çocuklarının hangi hastalıklara karşı nerede ne zaman ve kaç kez aşılandığını bilmesi, varsa eksik aşıların tamamlanması gerekir.



Bulaşıcı Hastalıklara Karşı Kişisel Temizlik

Kişisel temizlik önlemleri, bulaşıcı hastalıklar başta olmak üzere birçok hastalığı önlemektedir. El temizliği, mikro organizmaların yol açtığı enfeksiyonları önlemede en etkin yoldur. Yapılan araştırmalar sadece el yıkamanın doğru uygulanması ile çocukların pek çok bulaşıcı hastalıktan korunduğunu ortaya çıkarmaktadır.



Sadece sabun kullanılması ve el hijyeni ile ilgili eğitimlerin cilt enfeksiyonlarını %34; ishalle giden hastalıkları %55; pnömoniyi %50 oranında azaltmakta ve hastalık süresini kısaltmaktadır.



Sağlıklı ve Dengeli Beslenme Alışkanlıklarının Kazandırılması Önemli

Hastalıklar kadar önemli diğer bir konu da çocuklarımızın beslenmesidir. Günümüzde hızla artan kronik hastalıkların kökeninde çocukluk ve ergenlikte sağlıksız beslenme ile oluşan şişmanlık yatmaktadır.



Okullardaki sağlıklı beslenme programları çocukların hem bedensel sağlıklarının gelişmesinde hem de okul başarılarının artmasında etkili olacaktır. İnsanların bilgi almaya ve alışkanlık kazanmaya en elverişli dönemin okul çağı olduğu ve bu dönemde çocuklara kazandırılacak sağlıklı ve dengeli beslenme alışkanlıklarının yetişkinliğe taşınacağı gerçeği konunun önemini daha da artırmaktadır.



Çocuklara doğru beslenme alışkanlıkları kazandırmak için okulda yemek veriliyorsa okul menüleri takip edilmeli, çocukla her gün okulda ne yediği konusunda konuşulmalı ve onlara yemekler hakkında bilgi verilmelidir. Çocuğun hangi besinlere yöneldiği mutlaka takip edilmeli doğru ve yanlış besinler anlatılmalı, sevmediği besinler varsa onların beğeneceği şekillerde sunulmalıdır.
Babanın depresyonu çocuğun gelişimini etkiliyor
Yapılan bir araştırmada, doğum sonrası depresyon geçiren babaların çocuklarında yaşamın ilk yıllarında davranış sorunları ve duygusal sorunların görülme riskinin arttığı belirlendi.

Depresyon küçük çocukların anne ve babalarını sıklıkla etkileyen bir hastalıktır. Annenin doğum sonrası depresyon geçirmesi bebeğe verdiği bakımı etkileyerek sosyal, davranışsal, zihinsel ve fiziksel gelişimde aksamalara neden olabilmektedir.

Ancak çocuğun yaşamının ilk yıllarında babanın depresyon geçirmesinin çocuk gelişimi üzerindeki etkileri konusunda bugüne kadar çok fazla şey bilinmiyordu.

İngiltere, Oxford Üniversitesinden Paul Ramchandani ve arkadaşları 12,800 anne ve babayı kapsayan bir çalışma yaptılar.

Sonuçları geçtiğimiz hafta The Lancet dergisinde yayınlanan araştırmada, anneler ve babalar doğumdan 8 hafta sonra doğum sonrası depresyonu ölçmeye yönelik bir ankette yer alan soruları yanıtladılar. Babalar 21. ayda yeniden değerlendirmeye alındırlar.

Araştırmada çocuklar 3.5 yaşına geldiklerinde, anneler tarafından doldurulan bir anket yoluyla, duygusal ve davranışsal gelişimlerinde yaşadıkları sorunlar ölçüldü.

Araştırma sonucunda babanın depresyonunun çocuklarda, ve özellikle de erkek çocuklardaki duygusal ve davranışsal sorunlarla bağlantısı olduğu belirlendi.

Böylece araştırma babanın depresyonun çocuğun erken davranışsal ve duygusal gelişimi açısından kalıcı bir olumsuz etki yarattığını göstermiştir.

Sonuç olarak, babaların doğum sonrası depresyon belirtileri yaşamaları halinde, bunu ihmal etmeyerek, mutlaka uzman yardımı almalarının hem kendi sağlık ve mutlulukları, hem de çocukların duygusal ve davranışsal gelişimi açısından önemi ortaya koyulmuştur.
Ayakta mantar hastalığı
Deride yerleşen mantar hastalıklarının en sık görülen şekli ayak mantar hastalığıdır. Genellikle çok kaşıntılıdır. Kaşınma yoluyla deride yaralar ve sıyrıklar açılması diğer mikroplar için iyi bir giriş kapısı oluşturur ve ikinci bir mikrobik hastalık eklenebilir. Bazen de alerjik reaksiyonlar gelişebilir.

En sık görülen şekli, halk arasında''mayasıl''adı verilen ayak parmak arası yerleşimidir. Bu tip bazen kuru soyulmalar, bazen kabarcıklı, bazen de yaş, beyaz, peynirimsi bir manzarada görülebilir. Ayak tabanında ise genellikle kuru soyulmalar ve bazen kalınlaşmalar da görülebilir.

Ayak tırnaklarında da mantar yerleşebilir, tırnaklarda kalınlaşma, kabalaşma, renk değişikliği görülür, kalınlaşmalar ağrıya yol açabilir, ayakkabı giyilmesini ve tırnak kesilmesini zorlaştırabilir.

Bulaşması terlik, çorap, ayakkabı, havlu gibi ortak kullanılan eşyalardan veya banyo, küvet, plaj, hamam ve benzeri ortak zeminlerden olabilir. Ayakların yıkandıktan sonra iyi kurulanmayıp nemli kalması mantar üremesi için çok uygun bir ortam yaratır. Tırnaklara bulaşma ise daha çok tırnak makası, törpü gibi tırnakta zedelenme de yapabilen ortak eşyalar aracılığıyla olur.

Tedavi

Tedavide mantarlara karşı etkili pomat, pudra, tırnak losyonu ve ağızdan ilaçlar verilir. Ayak derisi için en az bir ay, ayak tırnakları için en az dört ay düzenli tedavi gerekecektir. Ayak parmak aralarının kuru tutulması, yeni bulaşma ve yinelemeleri önlemek için çok önemlidir. Ortak eşya kullanımını önlemek ve mantar bulaştığı düşünülen ayakkabı, çorap vb. eşyaların dezenfekte edilmesi çok önemlidir.
Prostat tedavisinde yeşil ışık
Erkeklerin korkulu rüyası prostat büyümesini tedavi etmek artık daha kolaylaştı. Yeni geliştirilen bir lazer ile büyüyen prostat kısa sürede buharlaştırılmakta, erkekler çok daha kısa sürede normal aktivitelerine dönebilmektedir. Yan etki ve komplikasyonlar ise eski tedavidekilerden daha az.

Prostat nedir?
Prostat her erkekte bulunan, mesane çıkışında yerleşmiştir. İdrar yolu prostatın içerisinden geçer. Prostat tabanı mesane tarafında, tepesi penis tarafında yerleşmiş bir armuda benzetilebilir. Sap kısmını ve armudun içinde sapın devamı olan kısmı ise idrar yolu olarak düşünebiliriz. Prostat normalde meniye bazı maddeler karıştıran salgı bezidir.

Prostatın Hastalıkları Nelerdir?
Prostatın üç önemli hastalığı vardır. Bunlar, prostat iltihabı, iyi huylu prostat büyümesi ve prostat kanseridir. Prostatın iyi huylu olan büyümelerine halk arasında prostat veya prostat büyümesi denilmektedir. Bunların her üçü de farklı hastalıklardır.

Prostat iltihabı daha çok orta yaşlı erkelerde görülür. İdrar ve cinsel şikayetlerle seyreder. Kronik seyri yıllarca sürebilir. Tedavilere dirençlidir. Prostat kanser ve iyi huylu prostat büyümesi elli yaşlarından sonra erkeklerin korkulu rüyasıdır.

Prostat kanseri ve iyi huylu prostat büyümesinin farkları nelerdir?
Her ikisi de prostat dokusundan kaynaklanmakla beraber geliştikleri yerler prostatın farklı bölgeleridir. Prostat kanseri prostatın dış kısmından gelişir. Prostatın iyi huylu büyümesi ise, idrar yolunu çevreleyen dokulardan gelişir. Her iki hastalıkta, idrar yoluna baskı olabileceğinden belirtileri benzer olabilir. Her iki hastalığın tedavisi de tamamen farklıdır.

Prostat hastalıklarında belirti ve şikayetleri nelerdir?
Prostatın idrar yolunu daraltması neticesi, idrar akımını başlatmakta zorluk, idrar akımının kuvvetinde azalma, idrar akımının çapında azalma, kesik-kesik idrar yapma, idrar yaptıktan sonra veya idrarın son kısmını damla damla yapma, idrar yaptıktan sonra rahatlayamama ve idrar varmış hissi prostat büyümesinin idrar yoluna baskısı ile ilgilidir.

Büyüyen dokunun ve ilave değişiklikler neticesinde, sık idrar yapma, gece idrara kalkma, idrar yaparken ağrı ve/veya yanma, ani idrar hissi meydana gelebilmektedir.

Prostat Hastalıkları Nasıl Teşhis Edilir?
Prostat hastalıkları, hastanın şikayet ve belirtilerinden yola çıkarak, parmakla prostat muayenesi, ultrasonografı ile görüntüleme ve kan testleri ile teşhis edilebilir. Şüpheli durumlarda ilave tetkikler gerekebilir. Prostat kanseri prostattan alınan parçaların mikroskopta incelenmesi ile konulabilir.

Prostatın Büyümesinde Hangi Tedaviler Yapılmaktadır?
İyi huylu prostat büyümelerinde ilaç tedavileri olmakla beraber bunlar hastalığı ortadan kaldıramazlar, sadece bir müddet rahatlama sağlarlar. Olgunlaşmış prostat açık veya kapalı ameliyatla tedavi edilmektedir. Açık ve kapalı ameliyat tercihi prostatın büyüklüğü, hastanın özellikleri ve cerrahın deneyimine göre olur.

Prostat Tedavisinde Buharlaştırma veya Yeşil Işık Nedir?
Kapalı ameliyatlarda prostat parça parça kesilerek dışarı alınmaktadır. Ameliyatta kesme ve yakma işlerinde elektrik enerjisi kullanılmaktadır. Buharlaştırmada ise yeşil ışık adi verilen bir lazer kullanılmaktadır.

Buharlaştırma Tedavisinin Üstünlükleri Nelerdir?
1. Ameliyatta ve sonrasında kanama olmamaktadır. Ameliyatta kanama olmaması ameliyat süresinin kısaltır ve çok rahat çalışma ortamı sağlar. Ameliyattan sonra hasta rahat eder. Klasik ameliyatlarda kanamalar hastayı ve cerrahı sıkıntıya sokabilmektedir.

2. Ameliyatta kanama ve vücuda sıvı emilimi olmadığından hastanın ameliyattan etkilenmesi daha az olmakta, genel durumu bozulmamaktadır.

3. Buharlaştırma tedavisinde sonda kullanılmamakta veya kullanılsa bile diğerlerine göre çok kısa süre olmaktadır.

4. Hastanede kalış süresi kısa olmaktadır. Sabah ameliyat yapılan hasta akşam evine gönderilebilmektedir.

5. Ameliyat lokal anestezi denen, prostat bölgesinin uyuşturulması ile yapılabilmektedir.

6. Hastanın normal aktivitelerine dönüşü daha kısa sürede olmaktadır.

Buharlaşma Tedavisinin Riskleri Nelerdir?
Her ameliyatın, her tedavinin riskleri ve yan etkileri vardır. Riskin sıfır olması hiçbir zaman düşünülemez. Ancak buharlaştırma tedavisinde de yan etki ve riskler, alternatiflerine göre çok daha azdır.

Buharlaşma Tedavisi Cinsel Fonksiyonları Etkiler mi?
Buharlaştırma tedavisinde cinsel fonksiyonlar olumsuz yönde etkilenmez. Hatta, hastanın idrar ile ilgili şikayetleri ve hastalığı ile ilgili olumsuzlukları ortadan kalktığı için cinsellik daha iyi olacaktır. İyi huylu prostat büyümelerinde yapılan açık ve kapalı ameliyatlarda da cinsel fonksiyonların etkilenme ihtimali çok düşüktür.

Prof. Dr. Kemal Sarıca
Üroloji Bölümü
Memorial Hastanesi
İsteksizlik, orgazm olamama, ağrı: Kadın cinsel sorunları
Evli, bekar, genç ya da yaşlı tüm kadınların cinselliğe ilgisi ve tepkisi birbirinden farklıdır. Kadının cinsel işlevi yalnızca cinsel ilişki ile sınırlı değildir. Kadının, bir kadın olarak kendisi hakkındaki duygu ve düşünceleri de cinselliğini etkiler.

Bazı kadınlar yaşamlarının bir döneminde cinsellikle ilgili sorunlar yaşarlar ve kadınların çoğu eşleri, yakın bir arkadaşları ya da doktorları ile cinsel kaygıları hakkında konuşmaktan kaçınırlar.

#CC3399# CİNSELLİK
Cinsel kimlik tüm yaşam boyunca şekillenir ve yeniden şekillenir. Cinsel gelişimi ise bazı faktörler etkiler. Bunlar arasında erken yaşlardaki rol modelleri, dinsel inançlar ve başlangıçta yaşanan cinsel deneyimler (iyi veya kötü) sayılabilir.

CİNSEL SORUNLAR
Bir kadının cinsel tepki döngüsü içerisindeki ilerleyişi her seferinde büyük farklılık gösterebilir. Cinsel tepki aşamalarından geçiş tarzlarının hiçbiri diğerinden daha ?normal? değildir. Ancak bu aşamalardan herhangi birinin yaşanmaması cinsel sorunlara neden olabilir.

Cinsel tepki aşamaları nelerdir?
Bir kadın seks yaparken bedeni düzenli bir tarz izler. Cinsel tepkinin dört aşaması vardır:

Arzu
Uyarılma
Orgazm
Çözülme

Cinsel tepki iki kişi arasındaki karmaşık bir fiziksel ve duygusal etkileşime bağlıdır.

Cinsel sorunlar hamilelik ya da hastalık gibi fiziksel durumlara bağlı olabileceği gibi günlük stres, eşler arasında iletişim kopukluğu, cinsel performans hakkında gerçekçi olmayan beklentiler ya da güven ve sadakate ilişkin sorunlarla da bağlantılı olabilir.

İsteksizlik
Sekse yönelik ilginin az olması ?ya da cinsel istek azlığı- kadınlarda en sık görülen cinsel sorundur. Cinsel isteğin az olması durumunda kadının uyarılması zorlaşabilmektedir.
Kadınların çoğu cinsel isteğin az olmasında iş, aile, çocuk ve para gibi konulardaki günlük streslerin etkili olabildiğini düşünmektedir.

Orgazm olamama
Kadınların çoğu cinsel aktivite sırasında orgazm olabilir. Bazıları cinsel ilişki sırasında orgazm olurken, bazıları da mastürbasyon ya da eşin el veya oral seks yoluyla kendilerini uyarması ile orgazma ulaşabilir.

Orgazma ulaşma ile ilgili sorunlar seksle ilgili olarak çocuklukta öğrenilen olumsuz duygulara bağlı olabilir. Cinsel taciz gibi seksle ilgili travma yaşayan kadınlar orgazma ulaşmakta zorluk çekebilir.
Ancak bir kadının seks sırasında orgazma ulaşmaması başarısızlık anlamına gelmez. Kadın için sevgi, yakınlık, sıcaklık, tensel ve duygusal paylaşım da yeterli olabilmektedir.

Cinsel ilişki sırasında ağrı
Seks sırasında ya da sonrasında yaşanan ağrıya disparoni adı verilir. Penisin vajinaya girişi sırasında ya da derin giriş sırasında veya seks sonrasında yaşanan ağrılar söz konusu olabilir. Bu ağrı yüzeyel olabileceği gibi pelvisin ortasında, tek ya da her iki yanında hissedilen derin ağrılar olabilir.

Disparonide en yaygın neden vajinanın yeterince kayganlaşmaması olmaktadır.
Vajinusmuş da seks sırasında ağrılara neden olabilir. Vajinusmus Pubik kasların ve vajina alt bölümünün kasılmasıdır. Vajinaya girişin son derece ağrı verici olmasına neden olabilir

CİNSEL İŞLEVİ ETKİLEYEBİLEN BAZI DURUMLAR
Bazı durumların cinsellik üzerinde çok büyük etkileri olabilmektedir. Bunların bir kısmı grip gibi hastalıklar ya da hamilelik gibi kısa vadeli durumlar olabilirken bazıları da zaman içerisinde kalıcılık gösteren ve çiftin uyum göstermesini gerektiren durumlar olabilmektedir.

Hamilelik
Çoğu halde hamilelik sırasında cinsel aktivitenin değişmesi gerekmez. Belirli durumlar söz konusu olmadıkça seks fetusu etkilemez.

Menopoz
Kadınlar menopoza yaklaşırken cinsel istek de yavaş yavaş azalabilir, uyarılma zorlaşabilir ve seks sırasında ağrılar yaşanabilir. Menopoz sonrasında oluşan östrojen eksikliği vajinanın kurumasına neden olur.

Kanser
Kanser teşhisi koyulan kadınlar hastalığın cinsel yaşam üzerindeki etkilerinden dolayı da kaygılar duyarlar. Ameliyat, radyasyon ve kemoterapi ağrı verici olabilir ve kadının enerjisini tüketebilir. Ayrıca ölüm korkusu, beden şeklindeki değişimler veya eşin reddetmesi gibi sorunlarla da mücadele etmek kadını zorlar.

Kronik hastalıklar
Diyabet, arterit veya kalp hastalıkları gibi yaşam boyu devam eden kronik hastalıklar kadının benlik imajı ve seksüel hissetme kabiliyetini önemli ölçüde etkileyebilir. Bazı ilaçlar da cinsel isteğin azalmasına veya orgazma ulaşmanın güçleşmesine neden olabilir.

Erkek faktörü
Erkeğin cinsel sorunlar yaşaması her iki tarafın da cinsellikten aldığı zevki etkileyebilir. Erkeklerin pek çoğu yaşamın bir döneminde ereksiyonla ilgili sorunlar (ereksiyon olamama ya da ereksiyonu sürdürememe) yaşayabilir.

Ereksiyon bozuklukları çoğunlukla fiziksel ya da tıbbi durumlara bağlıdır.
SORUNUNUZ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORSANIZ
Yaşamın bir döneminden hemen hemen her çift seksle ilgili bir sorun yaşar. Bazı sorunlar kendiliğinden ortadan kalkabilirken bazılarının da sabırla ve özenli ve bilgili bir eşin yardımıyla aşılması mümkün olur. Bazı sorunların çözümü de daha fazla çaba ve yaklaşım değişimlerini gerekli kılabilir.

Seksten zevk almanıza engel olan bir sağlık durumunuz olduğunu düşünüyorsanız, doktorunuzla görüşmelisiniz. Pelvik, gental veya vajinal bölgedeki ağrılar bir sorun olduğuna işaret edebilir.
Doktorunuz size yardımcı olabileceği gibi, sizi başka uzmanlara da yönlendirebilir. Eşler için cinsel danışmanlık genellikle kısa sürelidir ve oldukça yararlı olmaktadır.

SON OLARAK
Kendinizi cinsel olarak ifade edebilme kabiliyeti yaşam boyu devam eder. Bu kabiliyetin beslenmesi gereklidir. Bu, tatmin duygusunun önemli bir parçasıdır.

Bütün kadınlar için cinsel ihtiyaç ve endişeler hakkında konuşmak asla sona ermemesi gereken bir süreç olmalıdır.

Cinsel sorunlar yaygındır. Sizin de cinsellikle ilgili sorunlarınız varsa, sizi anlayacak ve yardımcı olabilecek pek çok kişi ve uzmanın var olduğunu unutmamalısınız.